Post by Admin on Jul 18, 2020 10:46:34 GMT -5
Güzel bir günden daha herkese merhabalar. Bugün sizlere Anadolu’nun tarih boyunca süregelen bir kültür merkezi olmasının sebebinden ve Anadolu’nun toplumsal yapısından bahsedeceğiz. Eğer ki bu makaleden sonra Doğu expresi konulu makalemizi de okursanız oldukça memnun oluruz.
Yüzyıllardan beridir yaşadığımız topraklara yani Anadolu’ya bakarsanız bu toprakların coğrafi açıdan oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz. Bunun ana sebebi Anadolu’nun Avrupa ve Asya arasında kalan çok önemli bir köprü görevi görmesidir. Anadolu coğrafi olarak bu kıtaların arasında kalan bir köprü olması sebebiyle bu kıtalarda yaşayan toplulukların kültür, ırk ve toplumsal yapılarının zamanla tamamen karışmasıyla kültürel anlamda karmakarışık denebilecek hale gelmiştir.
Böyle bir ortamda doğal olarak birçok toplumun zamanla kaynaşması sonucu Anadolu çok kültürlü bir yağıya bürünmüştür. Bu sayede Anadolu’da kültür merkezi olarak nitelenebilecek şehirler kurulmuştur. Anadolu tarih boyunca birçok kez göç aldığı için kültürel açıdan daima zengin bir yapı olduğu gibi aynı zamanda hep bir dezavantaja da sahip olmuştur. Bu dezavantaj olarak tabir ettiğim konu Anadolu’nun toplumsal olarak farklı farklı yapıların yine farklı farklı topluluklarla bir arada yaşam sürdürülebilmesi için bu farklı farklı yapıların ortak noktalarından veya en azından ortak bir genel nizam oluşturacak şekilde tasarlanmış bir kanunla yönetilmesi gerekmektedir. Aksi halde bu halkların huzur içinde yaşamaları mümkün olmayacaktır.
Ayrıca arada bahsetmeden geçmek olmaz. Bir tur rehberine ihtiyacınız olursa sizlere Bilal Çağatay Erentürk’ü önermekteyim. Kendisine bu numaradan ulaşabilmeniz mümkündür. 0533 517 98 59 Ayrıca internette bu başlık altında da Erzurum gezi rehberi bu rehbere ulaşmanız mümkündür.
Böyle bir gereksinim ortadayken devletlerin Türklerden öncesi de dahil olmak üzere bu yapıyı destekleyecek şekilde çalışmalarını beklerken özellikle Türklerden öncesine baktığımızda bunun tam zıttı bir yaklaşım olduğunu yani halkların devletlerce çok ağır baskı, zulüm ve bazen katliamlara maruz kaldığını görmekteyiz.
Tarihte birçok kez Türkler Ermeni halklarını katletmek gibi birçok ağır itham altında bırakılmıştır. Her ne kadar Türkler böyle bir girişimde bulunmamış olsalar da tarihte Ermenileri katleden bir devlet vardır maalesef ki. Bu devlet Anadolu’ya Türklerden önce yüzyıllarca hükmetmiş olan Doğu Roma veya diğer adıyla Bizans İmparatorluğudur.
Bu bahsetmiş olduğum devlet Ermeni halklarını katlettiği gibi halkına karşı çok ağır zulüm ve baskılar uygulamış ve bu yüzden de olabilecek her türlü açıdan nefret odağı haline gelmiştir. Böyle bir ortamda yaşayan Anadolu halkları takdir edersiniz ki bu durumdan kurtulmak için her türlü fırsatı değerlendirecektir. Türklerin 1071 Malazgirt ile beraber Anadolu’ya girişlerinden sonra Türklerin yaşayış, yönetiş, biçim ve kültürlerinden etkilenmiş ve yüzyıllardan beridir süregelen zulümden kurtulmanın da etkisiyle Türklere gönülden bağlanmışlardır diyebiliriz.
Yüzyıllardan beridir yaşadığımız topraklara yani Anadolu’ya bakarsanız bu toprakların coğrafi açıdan oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz. Bunun ana sebebi Anadolu’nun Avrupa ve Asya arasında kalan çok önemli bir köprü görevi görmesidir. Anadolu coğrafi olarak bu kıtaların arasında kalan bir köprü olması sebebiyle bu kıtalarda yaşayan toplulukların kültür, ırk ve toplumsal yapılarının zamanla tamamen karışmasıyla kültürel anlamda karmakarışık denebilecek hale gelmiştir.
Böyle bir ortamda doğal olarak birçok toplumun zamanla kaynaşması sonucu Anadolu çok kültürlü bir yağıya bürünmüştür. Bu sayede Anadolu’da kültür merkezi olarak nitelenebilecek şehirler kurulmuştur. Anadolu tarih boyunca birçok kez göç aldığı için kültürel açıdan daima zengin bir yapı olduğu gibi aynı zamanda hep bir dezavantaja da sahip olmuştur. Bu dezavantaj olarak tabir ettiğim konu Anadolu’nun toplumsal olarak farklı farklı yapıların yine farklı farklı topluluklarla bir arada yaşam sürdürülebilmesi için bu farklı farklı yapıların ortak noktalarından veya en azından ortak bir genel nizam oluşturacak şekilde tasarlanmış bir kanunla yönetilmesi gerekmektedir. Aksi halde bu halkların huzur içinde yaşamaları mümkün olmayacaktır.
Ayrıca arada bahsetmeden geçmek olmaz. Bir tur rehberine ihtiyacınız olursa sizlere Bilal Çağatay Erentürk’ü önermekteyim. Kendisine bu numaradan ulaşabilmeniz mümkündür. 0533 517 98 59 Ayrıca internette bu başlık altında da Erzurum gezi rehberi bu rehbere ulaşmanız mümkündür.
Böyle bir gereksinim ortadayken devletlerin Türklerden öncesi de dahil olmak üzere bu yapıyı destekleyecek şekilde çalışmalarını beklerken özellikle Türklerden öncesine baktığımızda bunun tam zıttı bir yaklaşım olduğunu yani halkların devletlerce çok ağır baskı, zulüm ve bazen katliamlara maruz kaldığını görmekteyiz.
Tarihte birçok kez Türkler Ermeni halklarını katletmek gibi birçok ağır itham altında bırakılmıştır. Her ne kadar Türkler böyle bir girişimde bulunmamış olsalar da tarihte Ermenileri katleden bir devlet vardır maalesef ki. Bu devlet Anadolu’ya Türklerden önce yüzyıllarca hükmetmiş olan Doğu Roma veya diğer adıyla Bizans İmparatorluğudur.
Bu bahsetmiş olduğum devlet Ermeni halklarını katlettiği gibi halkına karşı çok ağır zulüm ve baskılar uygulamış ve bu yüzden de olabilecek her türlü açıdan nefret odağı haline gelmiştir. Böyle bir ortamda yaşayan Anadolu halkları takdir edersiniz ki bu durumdan kurtulmak için her türlü fırsatı değerlendirecektir. Türklerin 1071 Malazgirt ile beraber Anadolu’ya girişlerinden sonra Türklerin yaşayış, yönetiş, biçim ve kültürlerinden etkilenmiş ve yüzyıllardan beridir süregelen zulümden kurtulmanın da etkisiyle Türklere gönülden bağlanmışlardır diyebiliriz.