Post by Admin on Jul 2, 2020 13:47:44 GMT -5
Merhabalar değerli dostlar. Bugün sizlere güzel ülkemizin bulunduğu topraklar olan Anadolu’dan ve onun tarihi açıdan öneminden bahsederek sizlere elimden geldiği ölçüde bu toprakların değerinden bahsetmeye çalışacağım. Ayrıca eğer isterseniz bu makaleden sonra Doğu ekspresi hakkında olan makalemizi de okuyabilirsiniz.
Ülkemiz her daim üzerinde bulunduğu topraklar sayesinde tarih boyunca her daim siyasi, ekonomik, coğrafi ve askerî açıdan değerli olmuştur. Elbette ki herkesin de anladığına inandığım bir şekilde Anadolu topraklarından bahsediyorum. Bu topraklar bizlerin ve atalarımızın yaşadığı topraklar olduğu gibi coğrafi açıdan baktığımızda iki kıtayı yani Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlaması sayesinde her daim değerli olmuştur. Bu açıdan bakarsanız eğer Anadolu aynı zamanda güneyinde Ortadoğu’nun da bulunması sebebiyle her açıdan oldukça değerlidir.
İki kıtanın arasındaki bir köprü olması ve coğrafi konumu nedeniyle Anadolu her daim göçler aldığı gibi bu sayede kültürel açıdan oldukça zenginleşmiştir. Ayrıca Anadolu tarih boyunca yukarıda belirtmiş olduğum sebeplerin bir sonucu olarak her daim işgallere maruz kalmış ve her ne kadar zaman zaman zapt da edilmiş olsa, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra bir Türk Yurdu haline gelmiş ve bu topraklar üzerinde iki önemli devlet kurulmuştur. Bunlardan birisi Anadolu Selçuklu Devleti’dir.
Değinmeme gerektiğine inandığım bir diğer konu da ulusal problemlerimizden birisi olan şehir planlamasıdır. Bunu şöyle açıklayalım ülkemizin bulunduğu topraklar her daim savaşların yaşandığı topraklar olmasından dolayı Anadolu üzerinde bulunan şehirler sürekli idari manada el değiştirmiştir. Bu yüzden farklı topluluklara ait idari koşullardan en önemli iki unsur olan mimari ve şehir planlaması Anadolu’nun oldukça karışık bir yer olmasına neden olmuştur. Bu karışıklığın ana nedeni birçok topluluğun bölgeleri kendi standartlarına göre yönetmeye çalışmasından ileri gelmektedir. Bu yüzden eğer ki özellikle ülkemizin doğu bölgelerine seyahat etmeyi düşünüyorsanız sizlere tavsiyem bunu bir rehber öncülüğünde gerçekleştirmeniz olacaktır. Bu sayede hem yeme-içme gibi temel ihtiyaçlarınızı kolayca karşılama fırsatı bulacakken aynı zamanda bilgili bir kişiden gezip gördüğünüz bölgelerin tarihini öğrenme fırsatı edineceksiniz. Sizlere rehber olarak Bilal Çağatay Erentürk’ü tavsiye ederim. Kendisine bu telefon numarasından ulaşabilirsiniz. 0533 517 98 59 Ayrıca rehbere internette Erzurum gezi rehberi başlığında da görebilirsiniz.
Bu devlet zamanın da her ne kadar büyük işler başarıp Anadolu’yu tam manasıyla bir Türk Yurdu haline getirememiş dahi olsa da başlangıç açısından baktığımızda güzel bir adım atmıştır ve bu yüzden önemi inkâr edilemez.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflayarak yıkılmasının akabinde yerini alan Osmanlı Beyliği de çok kısa bir zamanda genişleyerek imparatorluk statüsüne yükselerek çok uzun yıllar birçok millete ev sahipliği yapmıştır.
Bu iki devletin de elbette ki önemi inkâr edilemez. Her biri kendi içerisinde bulunduğu dönemin şartlarına göre oldukça önemli işler başarmışlardır. Anadolu’nun belki de en önemli yanı birçok kültürün zamanla kaynaşarak bir kültür cenneti oluşturmasıdır adeta. Yedi ana bölgeden oluşan ülkemizin her bir köşesinde bir hazine yatıyor adeta.
Ülkemiz her daim üzerinde bulunduğu topraklar sayesinde tarih boyunca her daim siyasi, ekonomik, coğrafi ve askerî açıdan değerli olmuştur. Elbette ki herkesin de anladığına inandığım bir şekilde Anadolu topraklarından bahsediyorum. Bu topraklar bizlerin ve atalarımızın yaşadığı topraklar olduğu gibi coğrafi açıdan baktığımızda iki kıtayı yani Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlaması sayesinde her daim değerli olmuştur. Bu açıdan bakarsanız eğer Anadolu aynı zamanda güneyinde Ortadoğu’nun da bulunması sebebiyle her açıdan oldukça değerlidir.
İki kıtanın arasındaki bir köprü olması ve coğrafi konumu nedeniyle Anadolu her daim göçler aldığı gibi bu sayede kültürel açıdan oldukça zenginleşmiştir. Ayrıca Anadolu tarih boyunca yukarıda belirtmiş olduğum sebeplerin bir sonucu olarak her daim işgallere maruz kalmış ve her ne kadar zaman zaman zapt da edilmiş olsa, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra bir Türk Yurdu haline gelmiş ve bu topraklar üzerinde iki önemli devlet kurulmuştur. Bunlardan birisi Anadolu Selçuklu Devleti’dir.
Değinmeme gerektiğine inandığım bir diğer konu da ulusal problemlerimizden birisi olan şehir planlamasıdır. Bunu şöyle açıklayalım ülkemizin bulunduğu topraklar her daim savaşların yaşandığı topraklar olmasından dolayı Anadolu üzerinde bulunan şehirler sürekli idari manada el değiştirmiştir. Bu yüzden farklı topluluklara ait idari koşullardan en önemli iki unsur olan mimari ve şehir planlaması Anadolu’nun oldukça karışık bir yer olmasına neden olmuştur. Bu karışıklığın ana nedeni birçok topluluğun bölgeleri kendi standartlarına göre yönetmeye çalışmasından ileri gelmektedir. Bu yüzden eğer ki özellikle ülkemizin doğu bölgelerine seyahat etmeyi düşünüyorsanız sizlere tavsiyem bunu bir rehber öncülüğünde gerçekleştirmeniz olacaktır. Bu sayede hem yeme-içme gibi temel ihtiyaçlarınızı kolayca karşılama fırsatı bulacakken aynı zamanda bilgili bir kişiden gezip gördüğünüz bölgelerin tarihini öğrenme fırsatı edineceksiniz. Sizlere rehber olarak Bilal Çağatay Erentürk’ü tavsiye ederim. Kendisine bu telefon numarasından ulaşabilirsiniz. 0533 517 98 59 Ayrıca rehbere internette Erzurum gezi rehberi başlığında da görebilirsiniz.
Bu devlet zamanın da her ne kadar büyük işler başarıp Anadolu’yu tam manasıyla bir Türk Yurdu haline getirememiş dahi olsa da başlangıç açısından baktığımızda güzel bir adım atmıştır ve bu yüzden önemi inkâr edilemez.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflayarak yıkılmasının akabinde yerini alan Osmanlı Beyliği de çok kısa bir zamanda genişleyerek imparatorluk statüsüne yükselerek çok uzun yıllar birçok millete ev sahipliği yapmıştır.
Bu iki devletin de elbette ki önemi inkâr edilemez. Her biri kendi içerisinde bulunduğu dönemin şartlarına göre oldukça önemli işler başarmışlardır. Anadolu’nun belki de en önemli yanı birçok kültürün zamanla kaynaşarak bir kültür cenneti oluşturmasıdır adeta. Yedi ana bölgeden oluşan ülkemizin her bir köşesinde bir hazine yatıyor adeta.